20/09/2024

Athens News

Yunanistan'dan Türkçe haberler

Türk sınır muhafızları FETÖ’cülerin Yunanistan’a kaçmasını engelledi


Türk sınır güçleri, sınırı geçerek Yunanistan’a geçmeye çalışan altı kişilik bir grubu gözaltına aldı. Bunlardan ikisinin FETÖ terör örgütüne üye olduğu ortaya çıktı.

“Sınır birimlerimiz, ülkemizden Yunanistan’a yasa dışı geçmeye çalışan 6 kişiyi gözaltına aldı. Yapılan inceleme sonucunda yakalanan şahıslardan ikisinin FETÖ terör örgütü üyesi olduğu tespit edilmiştir.”

Bu terör örgütünün temsilcileri bulmaya devam ettiği için Batı ülkelerine sığınmaAnkara’da, başarısız darbe girişimine katılmaları nedeniyle bu kişilerin iade edilmesi ve adalet önüne çıkarılmasına yönelik herhangi bir somut adımın atılmaması konusunda nesnel bir kaygı var.

2016 Yazında Yunanistan’a kaçmayı başardık Ankara’nın askeri darbe girişimine katılanlar olarak adlandırdığı 8 Türk subayı. Yunanistan bu kişileri Türkiye’ye iade etmeyi reddetti. Uzun süre tutuklu kaldıkları, ardından özel bir merkeze gönderildikleri biliniyor. korunan nesneler özel hizmetlerin koruması altındadır. Şu anda hepsinin Yunanistan topraklarını terk ettiği varsayılıyor.

Tarihsel referans

15-16 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de askeri darbe girişimi yaşandı. İstanbul ve Ankara sokaklarında silahlı insanlar, tanklar belirdi, askeri uçaklar gökyüzünde uçtu. Bu, ülke tarihindeki ilk darbe değildi ama en kanlısıydı. 250’den fazla kişi öldü, çok sayıda askeri personel linç edildi. Yetkililer daha sonra ayaklanmanın sorumlusu olarak yazar Fethullah Gülen ve takipçilerini suçladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe sırasında Marmaris’te tatildeydi. O gece yakalanmaktan kurtuldu ve çatışmalar çoktan yatışmışken İstanbul’a geldi. Daha sonra, 15 Temmuz saat 14:20’de, yani isyancı operasyonunun başlamasından altı saat önce, Türk yetkililerin, özel servisler tarafından gözaltına alınan bir askeri pilotun ifadesinden bu operasyonun ayrıntılarını bildiği öğrenildi. Darbenin neden önlenemediği sorusu hala açık.

Erdoğan, kötü niyetli kişilerin zarar görmesini önlemenin yanı sıra, ana yayın noktalarını da kontrol altında tutmayı başardı. Darbe sırasında cumhurbaşkanı televizyonda vatandaşlara darbeyi bastırma çağrısında bulundu. İnsanlar sokaklara dökülerek tankların yolunu kapattı ve hayatlarını tehlikeye attı.

Gülen takipçileri (FETÖ) kendilerini sosyal, kültürel ve eğitimsel bir hareket olarak konumlandırıyorlar. Kendi tanımları gereği Gülenciler çocukların laik ve dini eğitimini amaçlayan sivil bir dernektir. “Hizmet” anlamına gelen “Hizmet” adını taşıyan hareket, topluma hizmet edecek yeni nesil Müslümanların yetiştirilmesini amaçlıyor. Çeşitli kaynaklarda hareket, pasifist görüşlere ve kültürel ve eğitimsel yönelime olan bağlılığını vurguluyor.

Türk yetkililerin bu örgütle ilgili farklı bir tanımı var. Yeni Şafak yayını şu tanımı veriyor: Örgütlenme yöntemleriyle tüm modern terör örgütleri arasında öne çıkan “FETÖ” (zamir “feto/-e”), sonuçta Türkiye Cumhuriyeti’nde iktidarı ele geçirme girişiminde bulunmuştur. Dini bir cemaat olarak 1970’li yıllarda faaliyetlerine başlayan ve 15 Temmuz 2016 gecesi kanlı bir darbe girişimine imza atan FETÖ örgütünün gerçek hedefleri, geriye dönük bir analizle karşımıza çıkıyor.

Ontoloji “FETÖ”

40 yıldır varlığını sürdüren ve bencil amaçlarına ulaşmak için çeşitli yöntemlere başvuran Fetullahçı terör örgütü, resmi belgelerde “terör örgütü” olarak yer alıyor. Bu örgüt, 1980’li yıllardan 2013 yılı sonuna kadar bir “hukuk topluluğu” işlevi görmesine rağmen, faaliyetleri ve politikaları açısından diğer grup ve topluluklardan temelde farklıydı ve bu nedenle çoğu ondan uzak durdu.

Lideri Fethullah Gülen’in diğer gruplardan farklı olarak siyasetle yakın ilişki içinde olduğu örgütün oluşumundan bu yana, Sohbet özel kuvvetlerinin kitapları, konuşmaları, talimatları, yönergeleri ve hedef belirleyici liderlikleri, örgütün temellerinin şekillenmesinde etkin rol oynamıştır. kuruluşun liderliği. “Konuşma”). Bu bakımdan FETÖ örgütü aslında Fethullah Gülen’in faaliyetlerinin ve liderliğinin vücut bulmuş hali haline gelmiştir. F. Gülen’in düşünceleri ve belirlediği hedefler, örgütün hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda attığı adımlarda temel oldu.

Kuruluşundan itibaren lider kültü örgütte aktif olarak desteklendi. Bu yerleştirme Gülen’i ayrıcalıklı, tartışılmaz bir konuma yerleştirdi ve tartışmaya kapalı talimatlar vermesine olanak sağladı. Böylece “dini cemaatin” faaliyetleri, lider Gülen’in varlığına ve ona mutlak bağlılığa indirgendi.

İcat edilen “lider sadakat” efsanesi, Gülen’in belirlediği hedefler ve çerçeve hakkındaki her türlü şüpheyi boşa çıkardı. Zamanla Gülen’in etrafında onun fikirleri doğrultusunda belli bir kitle toplandıktan sonra lidere verilen rol değişti. Bu bağlamda Gülen, kendisine biat edenlerin arasında “mesih” tarikatı haline geldi. Yani Gülen’in üstlendiği ve çevresindekilerin de benimsediği rol, zamanla onu “dini lider” konumundan “mesih” konumuna yükseltti. Gülen’in olağanüstü bir insan olduğu fikrinin yanında seçilmiş ve beklenen kişi olduğu fikri de ortaya çıktı.

Buna karşılık, Gülen’in liderliği sayesinde örgüt öne çıkmaya ve kendisini diğer dini cemaatlerin üzerinde konumlandırmaya başladı. Üyelerinin kendi inançları doğrultusunda liderleri Gülen’in üstün kişiliğini takip etmesi nedeniyle kendisini “özel bir grup” olarak algılamaya başladı. Bu bakımdan örgütte üye olmak bir ayrıcalık ve özel bir konum olarak görülüyordu.

FETÖ, kuruluşundan bu yana pek çok açıdan diğer dini gruplardan farklı olmakla birlikte izlediği yöntemler açısından da tipik cemaatten farklılaşmıştır. Resmi olarak hukuki işlerde ve eylemlerde yer alan örgüt, zamanla bu çabalarını kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladı ve giderek daha fazla yeni fırsatlar elde ederek konumunu güçlendirdi.

Bu açıdan bakıldığında örgütün 40 yıllık tarihi geçmişinin misyonerlik çalışmaları ile ortak yönleri olduğu söylenebilir. Hem Türkiye’de hem de dünyanın birçok ülkesine yayılan oluşum, izlediği stratejilerle gücünü artırmaya çalıştı. Birçok ülkede siyaset, eğitim, iş dünyası ve medyada geniş bağlantılar kuran FETÖ, kendisini büyük çaplı bir güç örgütüne dönüştürmeye çalıştı.

En büyük dikkat “gizliliğe” gösterildi. Kuruluşun üyeleri hedeflerine ulaşmak için tam bir gizlilik içinde planlar gerçekleştirdi. Dışarıdan erişilemezlik, şifreleme yöntemlerinin kullanılması ve grubun en alttan en üst noktasına kadar çoğu üyesi için takma adlar kullanılması, özel görev adaylarının “FETÖ” kriterleri dikkate alınarak seçilmesi – tüm bunlar grubu daha da zorlaştırdı Faaliyetlerinin başlangıcından itibaren örgütlenme yöntemleri açısından olağanüstüdür.

FETÖ, örgütlenme yöntemlerinde Masonluğa, taktiklerinde ise Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi’ndeki oluşum yapısına benzemektedir. FETÖ elebaşı Gülen, Hasan Sabbah gibi bir yandan dini istismar ederek kendine taban kurarak, aktif propaganda yürüterek geniş bir taraftar kitlesi toplamayı başardı. Bir dönem suikastçılardan oluşan bir ekip kuran ve Selçuklu devletinin önemli şahsiyetlerini ele geçirmek amacıyla suikastlar düzenleyen Hasan Sabbah, yandaşlarının önemli devlet görevlileri arasında önemli rütbeler almasını sağlamaya çalıştı. Böylece önemli bir gücü kendine toplayan Sabbah, sonunda taraftarları tarafından bir peygamber olarak tanındı. Gülen Cemaati, örgütlenme ve halkını iktidara getirme konusunda hem Mason hareketine, hem de Hasan Sabbah’ın örgütlediği Haşhaşi hareketine benziyor…



Source link

Verified by MonsterInsights