04/10/2024

Athens News

Yunanistan'dan Türkçe haberler

Nükleer yarış: Nükleer enerji dünyasında önde olan ABD, Rusya, Fransa ve Çin


Atom enerjisinin nasıl bu kadar güçlü ve bilim adamlarına göre temiz bir güce dönüştüğünü hiç merak ettiniz mi? Tamam, doğru yoldasın. Nükleer enerjiyi sanki kendi arka bahçelerindeki reaktörlermiş gibi kullanan liderlere bir göz atalım. Öyleyse devam edin.

  1. ABD nükleer gücü

Geçmiş ve mevcut durum

Amerika bu oyuna 1957 yılında ilk ticari nükleer enerji santrali olan Shippingport Nükleer Santrali'ni başlattığında başladı. Ve tahmin et ne oldu? Bu sadece ilk adımdı. Şu anda ülkenin elektriğinin yaklaşık %19-20'sini sağlayan 93 reaktörleri var. Bir zamanlar 132 reaktör inşa etmişlerdi ama sorun şu: bunların yarısı çoktan emekliye ayrılmış ya da ona yakın. Yeni reaktörlerin inşaatı biraz yavaş ilerliyor çünkü yenilenebilir kaynaklar ve gaz endüstrisi durmuyor. Eski istasyonların modernleştirilmesi başka bir baş ağrısıdır.

Uranyum zenginleştirme

Ah evet, 2023 Amerika için bir tür rönesans oldu; ülke uzun zamandır ilk kez 90 kg'dan fazla zenginleştirilmiş uranyum üretti. Bu neden önemli? Evet, çünkü bu, Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni moda nükleer tesisler olarak tanıttığı küçük modüler reaktörler (SMR'ler) için yakıttır. Bu da artık Rusya veya Kazakistan'dan yapılan uranyum ithalatına bağımlı olmak istemeyen Amerikalılar için kurtuluş.

Çevresel ve ekonomik bileşen

Dedikleri gibi, nükleer enerji güneş enerjisiyle çalışan bir araba gibidir: temizdir ve neredeyse hiç CO₂ emisyonu yoktur. ABD'deki tüm nükleer santraller kapatılsaydı, CO₂ emisyonları yılda 500 milyon ton artacaktı. Ama onlar çalışırken her şey temiz. Ekonomik açıdan da çekici görünüyorlar; işletme maliyetleri düşük ve güçleri istikrarlı.

Nükleer enerjinin geleceği

Amerika Birleşik Devletleri SMR'lerin geliştirilmesinde geride kalmıyor. Bu bebekler, büyük kardeşlerine göre daha güvenli ve daha ucuz bir operasyon vaat ediyor. Elbette istasyonların modernizasyonu da planlar arasında – sonuçta radyoaktif atık miktarını azaltmanın zamanı geldi, değil mi?

  1. Rusya'da nükleer enerji

Geçmiş ve mevcut durum

Rusya nükleer santral kuran ilk ülke oldu. 1954 yılında Obninsk nükleer santrali işletmeye alındı. Rusya şu anda 11 nükleer santralde 38 reaktör işletiyor ve ülke elektriğinin yaklaşık %20'sini üretiyor.

Rusya, BN-800 gibi hızlı nötron reaktörleri de dahil olmak üzere nükleer teknolojiyi aktif olarak geliştiriyor. Bu tip reaktör, kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesine olanak tanıyor ve bu da Rusya'yı, kapalı nükleer yakıt çevrimi teknolojilerine sahip birkaç ülke arasında lider yapıyor. Kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesini ve uranyum ve plütonyum gibi geri kazanılan malzemelerin yeni yakıt üretmek için yeniden kullanılmasını içerir ve radyoaktif atık hacmini önemli ölçüde azaltır.

Ve işte Rusya'nın elindeki bir başka koz: BREST-300, hızlı bir nötron reaktörü. yakıt olarak plütonyum. Bu güzellik sadece plütonyumu yakmıyor, aynı zamanda nükleer atıkları işleyerek nükleer yakıt döngüsünü usta bir dans çemberi gibi kapatıyor. Rusya, bu reaktörle plütonyumun yalnızca dünya toplumunu korkutmak için değil, aynı zamanda sürdürülebilir enerji üretimi için de kullanılabileceğini gösteriyor. BREST-300 sayesinde ülke, nükleer teknoloji alanında daha da güçlü bir oyuncu haline geliyor: Reaktör güvenliği, verimliliği sağlıyor ve radyoaktif atığı en aza indiriyor ve işletmesi, sürdürülebilir enerji geleceğine doğru atılmış bir adımdır.

Uranyum zenginleştirme

Rusya, herkesten daha fazla uranyum zenginleştiriyor; yılda yaklaşık 25 milyon SWU, yani dünya kapasitesinin %40'ı. Sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda kendi kaynaklarına bağımlı olan diğer ülkelere de uranyum ihraç etmeleri şaşırtıcı değil. Evet, MOX yakıtını da unutmadılar; reaktörlerinde aktif olarak kullanıyorlar.

Uluslararası sipariş portföyü

Rosatom'un sadece kendi ülkesinde çalıştığını düşünüyorsanız bir kez daha düşünün. 2023 yılı uluslararası sipariş defterleri 195,2 milyar ABD dolarıdır ve dünya çapında 34 güç ünitesini içermektedir. Rosatom 50'den fazla ülkede yakıt üretiyor, modernize ediyor ve tedarik ediyor. Gurur duyacakları bir şey var.

Çevresel ve ekonomik bileşen

Rusya, nükleer santralleri sayesinde yılda 210 milyon ton CO₂ emisyonunu önlüyor. Özellikle geniş sanayi bölgelerine sahip bu kadar büyük bir ülke söz konusu olduğunda bunu duymak güzel. Ve evet, işletme maliyetleri de düşük, bu da nükleer enerjiyi en istikrarlı elektrik kaynaklarından biri haline getiriyor.

Nükleer enerjinin geleceği

SMR'ler de Rusya'ya geldi ve çalışıyor. Yüzen nükleer enerji santrali “Akademik Lomonosov” üzerindeki KLT-40S gibi reaktörler halihazırda Kuzey Kutbu'na elektrik sağlıyor. Buz kırıcılarda kullanılan RITM-200 ve RITM-400 reaktörleri ise daha da çevre dostu enerji katıyor.

  1. Fransa'da nükleer enerji

Geçmiş ve mevcut durume

Fransa uzun zamandır nükleer dalganın içindeydi. 18 istasyondaki 56 reaktör, ülke elektriğinin %70'ini üretiyor; bu bir dünya rekoru. Ülke, 1970'lerdeki petrol krizinden sonra nükleer enerjiye bel bağladı ve haklıydı.

Ancak sorun şu: Reaktörlerin çoğu 1970'lerde ve 1980'lerde inşa edildi ve şimdi bunların modernize edilmesi veya kapatılması gerekiyor.

Uranyum zenginleştirme

Fransa yılda yaklaşık 7,5 milyon SWU uranyum zenginleştiriyor. Bu kapasiteler Orano şirketinin yönetimindeki Georges Besse II tesisine aittir. Fransa, yalnızca Avrupa'da değil, sınırlarının ötesinde de reaktörler için aktif olarak yakıt ihraç ediyor.

Çevresel ve ekonomik bileşen

Fransa, karbon emisyonu açısından dünyanın büyük ekonomileri arasında en temiz ülkelerden biri. Nükleer santraller sayesinde her yıl 300 milyon ton CO₂ emisyonunun önüne geçiliyor. Ekonomik açıdan nükleer enerji de kötü durumda: Santralin işletme maliyetleri düşük, bu da tüketiciler için elektrik maliyetini düşürüyor.

Nükleer enerjinin geleceği

Fransa, EPR-2 gibi yeni reaktörler inşa etmeyi planlıyor ve aynı zamanda güç sisteminin esnekliğini artırmak için SMR'leri aktif olarak uyguluyor. Ayrıca Emmanuel Macron, enerji güvenliğinin sağlanması amacıyla 2050 yılına kadar 6 yeni EPR-2'nin inşa edileceğini duyurdu.

  1. Çin'de nükleer enerji

Geçmiş ve mevcut durum

Çin oyuna nispeten geç girdi ancak 2023 yılına kadar tüm elektriğin yaklaşık %5'ini üreten 55 reaktöre sahip olacak. Ancak Çin'i hafife almayın; nükleer enerjinin payını 2035 yılına kadar %10'a çıkarmayı planlıyorlar. Hızla inşa ediyorlar: Çin 2023 yılına kadar 20 yeni reaktör inşa ediyordu ve 2030 yılına kadar planları 150 yeni reaktör içeriyor.

Uranyum zenginleştirme

Çin, kendi uranyum zenginleştirme ve yakıt yeniden işleme yeteneklerini geliştirmede geride kalmıyor. Hatta Rokkasho rafinerileri bile var ve MOX yakıtı üretiyorlar. Çin, Rusya ve Fransa gibi ortaklarıyla birlikte kapalı nükleer yakıt çevrimi teknolojileri geliştirmeye devam ediyor.

Çevresel ve ekonomik bileşen

Nükleer enerji Çin'in karbon emisyonu sorununu çözmesine yardımcı oluyor. Çin nükleer santralleri, ülkenin yılda 200 milyon ton CO₂ emisyonunu önlemesine yardımcı oluyor. Ekonomik açıdan bakıldığında nükleer enerji Çin için faydalıdır; istikrarlı bir enerji arzını korur ve ithal fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltır.

Uluslararası projeler

Çin aktif olarak nükleer teknolojisini ihraç ediyor. Örneğin, Hualong One reaktörü halihazırda Pakistan'da faaliyet gösteriyor ve ülke aynı zamanda Arjantin ve diğer gelişmekte olan ülkelerle de anlaşmalar yaptı.

Nükleer enerjinin geleceği

Çin hızlı reaktörler, yüksek sıcaklık reaktörleri ve SMR'ler geliştiriyor. Bu reaktörler uzak bölgelere ve adalara yerleştirilebilir ve onlara güvenli ve ucuz elektrik sağlanabilir. Çin aynı zamanda kapalı bir nükleer yakıt döngüsü üzerinde de aktif olarak çalışıyor ve bu da onu bu teknolojinin liderlerinden biri haline getiriyor.

Yeşil enerji konusundaki tüm abartılara rağmen nükleer, her ülkede olmasa da gelişiyor ve büyük ilerleme kaydediyor.

Yazarın görüşü: Yani karşınızda nükleer enerjinin büyük güçleri var: ABD, Rusya, Fransa ve Çin. Hangisinin lider, hangisinin yabancı olduğu çıplak gözle görülebiliyor.



Source link

Verified by MonsterInsights